6 Haziran 2014 Cuma

Telaşe

Merhaba;

Biliyorum bu bloga ayda yılda bir uğruyorum ama  yazmadan da edemiyorum. Açıkçası bu duruma içerlemiyor değilim.Gelin görün ki hayatımın son 2 senesi yazımın başlığında görüldüğü üzere hep bir telaşe içinde geçti. Bu durumunda iş hayatımın payı oldukça büyük. Çağrı merkezi çalışanları çok iyi bilir , dünyanın en zor beş mesleğinden birini icra ediyoruz. 9- 18 mesaim biter bitmez haftanın en az bir günü mesaideydim.( 18- 20 ) Artık neredeyse kendime vakit ayıramaz olmuştum. Hatta enikonu ayıramıyordum denebilir.Bunları neden yazıyorum ? Hem geçen senelerin kendimce muhasebesini yapmak hem de son durumdan sizleri haberdar etmek.Ve En önemlisi paylaşmak.

Evet. 2 sene geçti ve Audrey şu an neler peşinde acaba gelelim o kısma. ( 2 senelik kısmı sonraki yazılarımda detaylıca paylaşmak fikrindeyim )Koşturmacayı her zaman sevmişimdir. Ya da yaşamımda koşturmaca eksik olmadığı için böylesi bir gidişatı benimsedim.Her neyse. Mevzumuz o değil. :)  Ne diyorduk , koşturmaca. Tüm bu yoğun iş temposu yetmezmiş gibi bir de master yapmaya karar verdim. uzun süredir planladığım ve arzuladığım birşeydi. Fakat zamanlama konusunda biraz yorgun dönemime denk geldi Haliyle neredeyse şimdilerde derste gördüğümüz ' burn out ' yani türkçesiyle tükenmişlik sendromuna yakalanacaktım.Ki dönemim bitti. İyi kötü Weekend MBA ( master of business administration ) bölümünün 1. yarıyılını kapattım.Ve şimdilerde bir dahaki döneme kadar sadece işime kanalizeyim.Tabi ki Audrey boş durur mu ? Hayır.Duramaz. İlla ki 2- 3 iş bir arada gidecek . Biraz sıkışılacak. Yorgun argın eve dönülecek. Ancak tatmin olunacak. Nasıl olacak ? Planım kısmetse bu yaz TOEFL sınavına hazırlanıp güzel bir puan almak. Bunların yanı sıra okunacak kitaplarım , izlenmeyi bekleyen filmlerim var. Onları da sıkıştırdık mı programa , mis. Audrey bir tempoya girdi mi ? Bence girdi. Umarım alnının akıyla çıkar. :) 

Özetle böyle. Şimdi desem ki düzenli olarak bundan sonra buraya çiziktireceğim ve çok paylaşımcı bir insan olacağım, yanılma olasılığım çok yüksek. Ama şuna söz , elimden geldiğinde paylaşacağım. Valla billa ! :) 

Kapanış 

Kitap : İnsan Mühendisliği - Nüvit Osmay 
Müzik : https://www.youtube.com/watch?v=5dbEhBKGOtY ( 27 haziran Küçükçiftik park diyorum ve susuyorum ! ) 

Sevgiler, 

10 Eylül 2013 Salı

Merhaba :)

Bu blog denen meret öyle bi'şey ki yayının olmasa da aklının bi köşesinde hep yazmak hep paylaşmak var.
şimdi paylaşacağım resim açgözlü kitap kurdunun okunmayı bekleyen sevilesi kitapları. Gerçi dürüst olmak lazım bunların 2 katı daha kitap beklemede. Hemen gözünüz korksun istemem. Fazla uzatmadan paylaşalım gitsin.



görüşmek üzere..
sevgiyle..

15 Mart 2012 Perşembe

Yusuf Atılgan'a ve Aylak Adam'a dair

Bendeki bu karşı koyamadığım Yusuf Atılgan merakı nerden bulaştı ruhuma hiç haberim yok doğrusu.Bir baktım bir anda bütün kitaplarını alıp okumak istiyorum.Ve nihayetinde şu meşhur Aylak Adam'ıyla başladım yazarı tanımaya.Satırların altını çize çize.Koyu renklerle...
Ben bir filmi 3- 4 kez ya da bir kitabı birden fazla kez okuyanlardan olamadım.Sevmem de zaten.Bana çok sevdiğim tatlılardan olan profiterolü yedikten sonra tiramisu yemek gibi geliyor.Kitabın tadını bir kere almalıyım ve onu ,o dilimde bıraktığı tatla hatırlamalıyım.Karışıklığa mahal vermeyeyim.Net olsun.Körü körüne bağlı olduğum bu fikrimi işte bu aylak mı aylak adamla kırdım. Hayatımda ilk defa bir kitabı 2. kez okudum.Ve samimi söylüyorum ki sevgili blogcular, bir 3.  4. kez daha okuyabilirim.Şimdi bilgisayarımın başında bunları size aktarırken karşımda kitaplığım duruyor.Kitabı alıp,altları  kalınca çizilmiş satırları aktarayım istiyorum.

'Soğuk,eğri büğrü , insansız sokaklar!Sürü sahiplerinin , bakkalların,kasapların,memurların uyuduğu evler!Aralarında ben!Yapayalnız,iğreti.'

'Hava tanımlamasında başka bir değişiklik: Hava iletken değildir.Tam anlaşmamı istiyorsunuz!Öyleyse , haydi bakalım insanlar,aranızda hava boşluğu bırakmayın!Ya gözler,bakışlar?Eluard , " Gözler konuşmaya başladığı zaman herşey susar," demiyor mu ? Öff !Sıkıntılı konular!Bırak düşünmeyi,bu sıcak kumların tadını kaçırma.'

' İnsan günlerin biteviye geçişinden yakınmadıkça mutlu sayılırdı.'

Bu ve bunun benzeri nice kalbimde iz bırakmış cümleler gözüme çarpıyor.Hepsini buraya yazmaya kıyamadım.Meraklıları alıp bir an önce okumalı ,okutmalı.Ya da okumamalı okutmamalı pardon.Dilim sürçtü.Çünkü o aylak sadece bana özel olmalı.Kimseyle tanışmamalı!...

19 Ocak 2012 Perşembe

2012 ve hedefler


Hayatta insanın her zaman bir hedefi olması ve o uğurda delicesine çalışması gerektiğine inananlardanım.Yeni bir yıl yeni yeni hedefler koydurur insana.Kendine bir dizi sözler verirsin.Bu sene bol bol kitap okuyacağım ,mümkün olduğunca gündemi takip edeceğim,imdb top 250 yi bitireceğim falan . :) Bu bağlamda az çok ben de planlar yapıyorum 2012 için.(Gerçekleşir veya gerçekleşmez).Yazalım ve sene bittiğinde görelim neler olduğunu. İşte o planlardan bazıları :

1.) Yüzme öğrenmek. ( Ben de şöyle doyasıya denizin kumun güneşin tadını çıkarmak istiyorum.)
2.)Yan flüt veya gitar çalmayı öğrenmek ( Tamam çok iyi blok flüt çalıyorum :)  ama farklı enstrümanları da öğrenmek istiyorum..Ayrıca şarkı söylemekten çok keyif alıyorum.Gitarı da öğrenirsem hem çalar hem söylerim. :)
3.)Sırf açgözlülüğümden aldığım, benim elimi uzatıp okumam için sakin usluca bekleyen kitaplarımı bitirmek.
4.)İngilizcemi geliştirmek.Bereket öğrenmek değil.Geliştirmek.Biliyorum da geliştireceğim yani. :)
5.)Gazete okuma alışkanlığı kazanmak.En azından birtakım şeyleri internetten takip etmek ( Bazen gündemden bir haber yaşadığımı hissedip üzülmüyor değilim. )

Bakalım yıl sonunda ne kadarını gerçekleştirmiş olacağım. :)

Bunlar da motivasyon kaynağımız olsun .

  *     Hedefler belirlemek ve bunlara ulaşmak için gerekenleri yapmak; kişiye çalışkanlık,başarı ve mutluluk getirir.Tembellik,can sıkıntısı ve başarısızlık yapacak bir şey olmamasının değil, uğrunda mücadele edecek bir şeyinizin/hedefinizin olmaması sonucudur.    Ord.Prof.Dr. Ali Fuat Başgil

  *     İnsan nereye gideceğini bilmezse, çok ileri gidemez.   Goethe


29 Aralık 2011 Perşembe

Paul Auster'le tanışmam

Kendimde farkına vardığım şöyle bir özellik var ki paylaşmak isterim.Yolculuk esnasında veya bir mekanda,dışarda,orda burda,etrafımda kitap okuyan biri/birileri varsa mutlaka kitabın ismine ve yazarına dikkat ederim.Öğrenirim.Eve gelir araştırırım.Hoşuma gittiyse alıp okumaya başlarım.Ama bu olay , aşina olduğumuz çok satar kitaplardaki durum değil.(Bir kitap çok satanlardaysa bunun anlamı ben o kitabı bir 2 sene sonra ortalık durulunca okuyacağım. :) ) Genellikle ilginç kitaplarsa böyle bir uygulama yapıyorum. Mesela son okuduğum kitaplardan  Rollo May 'in Yaratma Cesareti kitabını geçen sene otobüste genç bir çocuğun elinde görmüştüm.Kapağındaki resim bir hayli anlamlıydı.Eve gelince hemen internetten içeriğine baktım.Ve satın alıp okudum.Paul Auster'le tanışmam da bundan 2 yıl öncesine , aynı minvalde bir hikayeye dayanıyor.Metrobüste bitkin bitkin etrafa bakınırken bir adamın ,yazarının PAUL AUSTER ve isminin GÖRÜNMEYEN  olduğu bir kitap okuduğunu gördüm.İlginçtir yine kapaktan etkilendim.Velhasıl aldım,okudum.O dakika Paul Auster bağımlısı oldum çıktım.Bütün kitaplarını almalıyım dedim kendi kendime.Bunun altında yatan sebepleri de şöyle sıralayayım :

1. Akıcı bir dille yazması ,sıkıcı olmaması
2. Kitaplarındaki dünyayla kafamın içindeki dünyanın örtüşmesi ve dolayısıyla okurken kendimi iyi hissetmem
3. Son Dönem Amerikan Edebiyatı'nın en iyi yazarlarından sayılması 
4. Karakterleri kitapta ayrıntılı bir biçimde işlemesi (öyle ki tam anlamıyla o karakteri tanıdığınızı zannediyorsunuz)

Benim bir yazarla tanışmam böyleydi.Kitaplarına dair ayrıntılar bir başka yazı konusu. Ama ondan önce sormak istiyorum : Siz hangi yazarla nerde ne zaman tanıştınız? :)

24 Aralık 2011 Cumartesi

Spor : Her zaman ve sonsuza dek !



Üzerinden çok geçmeden yazmak istiyorum.Kendimi yandaki profil köşesinde tanımlarken 'spor tutkunu ' ifadesini kullandım.Şimdi diyebilirsiniz ki duyan da 7 yaşından beri spor yapıyor zanneder.Evet,sadece 4,5 aydır spor yapıyorum .(4 ay evde pilates , 1-2 haftadır fitness )Bununla birlikte spor bende her zaman bir tutku halindeydi. Nerde düzenli spor yapan biriyle tanışsam ,ona hayran hayran bakardım/bakarım.Son 2-3 senedir de sağlıklı yaşam olayına takıntı derecesinde merak saldığımdan (spor da bunun bir parçasıyken ) ,sporu hayatıma sokmam gerektiğini farkettim.Derken bir gün cevahir avmde gezerken bir de baktım Sports İnternational'a kayıt olmuşum.(İlk günkü macera dolu 1 saati ve devamında gelişen olayları ayrıntılı anlatacağım . :) ) İlk haftamı bitirdim ve hemen belirtmeliyim iyi ki bir salona kayıt olmuşum.Aradığım buymuş dedim.Pilates falan ne ki .Çalışmayan kas kalmadı.Hala ağrılarım geçmedi.Pazartesiye zıpkın gibi olacağımı umuyorum.Özellikle söylemeliyim.Ter attıktan ve yorulduktan sonra duşa girdiğiniz andaki keyfi anlatmanın mümkünatı yok.Sadece bu haz bile egzersize tutkun olmaya sebep diye düşünüyorum.Hatta bilimsel bir temeli de var bunun.Yanlış bilmiyorsam, spor esnasında seratonin ve endorfin hormonu seviyeleri yükseldiğinden bir zaman sonra aslında bu hormonlara bağımlı oluyorsunuz.Spor yapmadığınız günler ciddi anlamda kendinizi eksik hissediyosunuz. Üşengeç bünyelere biraz terstir spor yapmak.Yakınlarımdan bilirim.Kim kalkacak ta giyinecek te gidecek te spor yapacak ta falan...İş adım atmakta inanın.Hani başlamak bitirmenin yarısıdır misali.Bir deneyin.Zararı yok.Bakarsınız siz de benim gibi hafta sonunun bir an önce geçmesini ve spor gününün gelmesini iple çeker hale gelirsiniz.Belli mi olur. :)

Velhasıl ; bana müthiş iyi geldi.Herkese egzersiz yapmayı ve bunu hayatının bir parçası haline getirmeyi tavsiye ediyorum.

Klibinin konuyla alakadar olması açısından Keri Hilson'ın Energy parçasını koyuyorum.Şarkı da hoş.Bence teşvik edici.


                           İyi dinlemeler ve iyi pazarlar şimdiden...

7 Aralık 2011 Çarşamba

Uzun bir aradan sonra :)

Geçen yıl bir hevesle açtığım bloğuma istediğim ilgiyi tam anlamıyla gösteremedim.Sebebiyse başka başka meşgaleler ,biraz üşengeçlik (ki hiç üşengeç biri değilimdir.) biraz da teknoloji özürlülüğü, çokça ilhamı beklemekti.Tabi bu süreç içerisinde biriktirmedim değil.İş yeri değişikliği, aşktaki iniş çıkışlar :) ,  yeni yeni ilgi alanları heybemi az da olsa doldurmaya yetti.En azından bir devinim var. Yenilikler var.Haberler var.Zamanı geldikçe hepsi gün yüzüne çıkacak.Bloğumla aramdaki ilişkinin niteliğinden bahsedersem eğer , burası benim sığınağım derim.Ne yaşadıysam ,ne  okuduysam kısaca tüm tutkularımın izleri burada olacak. Dolayısıyla artık sıklıkla (ve tabi ki içi dolu şeyler ) yazmaya çalışacağım.

Söylemeden geçmek istemem.Blog dünyasının penceresini açıp tekrar nefes alışıma sebep olan iş arkadaşım Neslihan Öğretmen'e  teşekkür ederim. :)

Bu , ' Yeniden Merhaba 'yazısını yazarken, bana eşlik eden Alicia Keys- Try sleeping with a broken heart parçasını koyuyorum.Parça benim için günün anlam ve önemini belirtmektedir.İyi dinlemeler..